Ocukluun Souk Geceleri - Tumblr Posts
Bitik Mum
Yanıyor ateşim sessiz sessiz
Titriyor bazen o, düşündükleriyle kimsesiz
Parlar arada, o yardımcı olduğu mumlarla benzersiz
Azalır aslında, o fitili bitmeye yakın, alacak sonunda uykuyu deliksiz
Olacaktır en sonunda insanlar için değersiz...
Sevgili 14 yaşım,
Biliyorum, korkuyorsun. Geleceğin ve ailenle olan savaşında kimin kazanacağını merak ediyorsun. Sık sık asi bir çocuk olup olmadığını düşünüyorsun.
Sana söyleyeyim, savaşını kazanacaksın ve ailen seninle gurur duyacak. Asi bir çocuk olmadığını söyleyecekler.
Üzgünüm, kafandaki sesleri hâlâ susturamadım.
O sol anahtarı kolyeni hâlâ takıyorsun vücudunun bir uzvuymuş gibi.
Hayatın yoluna gireceği bir dönem olacağına inanarak yaşadığını biliyorum. Öyle olmayacak. Sevemeyeceksin sen bu hayatı. Defalarca öldüreceksin kendini beceriksizce. Sonra sımsıkı tutunacaksın hayata.
Anlamak istemediğin herkesi anlayacak, büyük konuştuğun her şeyi yaşayacaksın.
Biliyorum, kötü biri olmaktan çok korkuyorsun.
Sanırım artık kötü biriyiz.
Artık babamıza benzediğimizi kabul ettiğimiz yaştayız.
Artık olmaktan korktuğumuz herkese dönüştüğümüz yaştayız.
Dünya hassas kalpler için bir cehennemdir, demiş Nietzsche.
Cehenneminden kurtulmak için kaç kişiyi yakacaksın, kalbini nasıl taşa çevireceksin bir bilsen...
Sevgili 14 yaşım...
Kendimi defalarca kaybettim, defalarca buldum.
Günün sonunda, olmaktan korktuğum yerde, sana yalnızca bir müzisyen olacağımı söylediğim sözü tutuyorum.
18 Ağustos 2024
14.30
Sen kokuyor... Bu şehir sen kokuyor kalbi. Kaçamıyorum. Adım attığım anda senin nefesini soluyorum sanki. Parmakuçlarımda senin nasırların sızlıyor. Yüzümde senin sakallarının izi duruyor. Bir tek sen varmışsın gibi bu dünyada...
Zihnimden silemiyorum Eskişehir'deki o görüntüyü. Karanlık çöktükten sonra girdiğim her dar sokakta gözlerim o görüntüyü aramıştı. Çocuk gibi bisiklete binen gözlüklü, şapkalı bir dev adam... Tanımadığım bir adamın evinden çıkarken gördüm o görüntüyü. Hâlâ sen miydin diye düşünüyorum. Olabilir mi böyle bir mucize? Olurdu ya! Neler neler oldu ki bu olmayacak. Hayat bizi hep "hayır" dediğim yerde karşılaştırmadı mı? Hayat seni her vazgeçişimde karşıma koymadı mı?
Bir yemin gibi kalbi... Seni sevmek bir yemin gibi. Ne zaman bir başka adama yaklaşacak olsam sen beliriyorsun her yerde. Sanki evrenin bana "Sen bu adamdan başkasını sevemeyeceksin." deme şekli gibi.
Hâlâ inanıyorum biliyor musun? Hâlâ ikimiz için yazılmış bir mutlu son olduğuna inanıyorum umutsuzca. Yoksa nasıl dayanırım? Senden umudumu kesersem nasıl hayatta kalabilirim ki? Yaşamaya dair tek bir hevesim kalmaz işte tam o an.
Sen gittiğinden beri hayat durdu kalbi. Işıklar söndü. Bütün bu zifiri karanlıkta savrulurken bir gün yeniden ışığım olacağına inanıyorum.
Işık sendin kalbî.
22 Ağustos 2024
Yeni bir hayal kırıklığı yaşadıktan sonra tekrar çökmüş hissediyorum kendimi. Bunalıyorum aynı döngüyü yaşamaktan. Bir adam girsin hayatına: "Adın ne, nerelisin, kaç yaşındasın..." diye başlayan sonsuz soruyu cevapla. "Senden hoşlandıysam senin de benden hoşlanman için her şeyi yaparım." desinler ve sen gerçekten hoşlanabileceğine inandığın anda yok olsun o adam.
Sahiden ne zaman hayal kırıklığına uğrasam Ali'nin gidişine ağlıyorum. Yeniden rüyalarıma girmeye başlıyor. Yeniden ona olan öfkem kabarıyor. Yaptığı haksızlığın hazımsızlığını çekiyorum.
Aşka inancımı yitiriyorum. Sevmek yok bu dünyada.
"Dünyayı güzelleştiren kadındır zaten." demişti Ali. Yine cinsiyetçi bulmuştum o zaman bu söylemini. Hâlbuki haklıydı. Sevgi kadınla var olan bir eylemdi. Bir çiçeği sevmek mesela ya da bir çocuğu... Sevgi dolu bir erkek çocuğunu yetiştirmek bile sevgi dolu bir annenin eylemiydi.
Kadın, bizzat sevginin ta kendisiydi.