
345 posts
Hayata "tadmlk" Gzyle Bakabilmek
hayata "tadımlık" gözüyle bakabilmek
09ekim13
Sığınacak yerlerdir benim için.Kişiliklerimden sıyrılabildiğim yer.Ruhumun,dizginleri elinde tutabildiği tek yer...
Kafamdaki düşünceler olabildiğince sakinleşiyor.
Nefessiz yaşanılmayacağını biliyorum.Ama bazen nefesle eşdeğer şeyleri olabiliyor insanların.
Benim içinde oralarda bulunmak böyle birşey galiba.Ayaklarım ister istemez götürüyor beni oralara.
Hayatın meşgalleri tamamen soyutlayabiliyor varlığımı.Bazen herşeyi bir kenara bırakmak ve
yalnızca oralarda takılmak istemenin gayesi ürpertiyor aslında.
Diğer insanların anlayamayacağı bir istek bu bendeki.
En yakınım dediğim dostum ya da arkadaşlarımın idrak edemeyeceği,bir ferahlanma yeridir oralar benim için.
Onlar tamamen kapılmış haldeler yaşam yarışına.
İçlerinde var olan asıl kişilikleri örtbas edilmiş modern evrimin yandaşları!Rahatlık herşeyleri oluvermiş."Aman düzenim bozulmasın...Ben iyiyim..."'lerin diyarında,tekleşen bedenim oralarda ferahlıyor.
Empati denilen olgu aslında,oluşturulmuş yapay bir duygu!Yalnızca nefsleri için varolan -yanımdakiler dahil- insanların avunmak için oluşturdukları bir entrika.
Dediğim gibi,bireyi en iyi anlayan yine kendisidir.Dostlarmış,yakınıymış hepsi palavra...Tek geldik ve tek gitmeye namzetiz!
Demem o ki sevgili okur,
varlığını en ince ayrıntısına kadar tanımak bir insanın en temel görevidir.Yapmacıklardan ve alışılmış duygulardan sıyrılmak lazım.
Yazının başından beri 'o yer' diye tabir ettiğim yer,kabristanlardır efendim.Evet kemikler diyarı...
Herkesin selamı var size....ŞP
More Posts from Syhmspmk
Çözüm Yine Sensin!
İçimin en ucra köşesinde anlaşılmaz,dayanılmaz bir acı.
Denge kaybına uğramam,ayakta kalamamam,kırmızı akan kanı beyaz görmem...biyolojik bir sıkıntıdan ibaret değilmiş.Doktor öyle diyor.Uzman bir psikolog öneriyor sağolsun."Psiko-" kelimesi bile yetebiliyor insanların korkması için.Beni de etkilemiyor değil aslında.
Neyse randevulaşıyoruz hekim beyle.İki gün sonrasına anlaşıyoruz.Aradaki iki gün hasta değilken,fena hissetmeme yetiyor.
...
Velhasıl günler akıyor ve kendimi doktorun ofisine atıyorum:olup bitmesini istememde bir tuhaflık yok herhalde.
Merhabalaşıyoruz.Hal-hatır kısmını da es geçmiyoruz.Hal,hatır!
Ofisin maşaallahı var hekimin.Konfurlu kanepelerden kendime de almam lazım.Duvarlardaki resimlerden anlaşılıyor bir psikoloğun odasında olduğunuz.Doktor baya bakımlı birisi.Boş zamanlarında mankenlik yapıyor olabilir.Uzun boylu,zayıf,gözlüklü ve galiba saat tutkunu.Ayrıca masasının sağında para koleksiyonu da var.Tek ortak noktamız.Eski paraların verdiği haz inanılmazdır...
Tıbbi geçmişimden konuşmaya başlıyor.Konuştukça konuşuyor.Nihayet kendi sahasına gelebildi.
O sordu,ben cevapladım.O sordu ,ben anlattım.Başka bir yerde tanışmış olsaydık iyi arkadaş olabilirdik aslında.İkiye bir paslarımız en katı savunmaları bile yıkardı,emin olun.
Sorunlarımı analiz etmeye başladı sonra.
En büyük sıkıntının kendini yalnız hissetmem olduğunu söyledi,tüm asaletiyle!Ruh yalnızlığından bahsetti uzunca.Çözümünüz nedir hocam diye atlıyorum.Bıraksam susacağı yok.
"Çözüm yine sensin"demez mi.Sustum.Farklı bir şeyler bekliyordum ama o bilineni söyledi...Sonra o da sustu.Bakışlarından anlayabiliyordum,kirpik altından sırıttığını.
Neyse,ikinci seans için ileri bir tarihte anlaşıyoruz.Ofisinden çıktığımda yine kendimi gördüm.
Keşke bende psikoloji okusaydım diye geçirdim içimden.İyi psikolog olurdum kesin.
yeter ki samimi ol
21eylül13 kat be kat misliyle severim, yeter ki samimi ol. mısralarım dolar,yazılmadık yer kalmaz seni anlatmaya. öyle hal alır ki sigara paketleri de çare olamaz. yazdıkça açılan,açıldıkça yazmaya şehvetim artar! yeter ki samimi ol. yaşamaya hevesim olan sen, nefes almama sebep oluşun, mutluluğa açılan kapım olman, yeter de artar... bir gülüşün yeter, günümün mutlu geçmesine. yeter ki samimi ol. baktığım,gördüğüm her yerde olman aşkın yan etkileri galiba. olsun. her daim yanımda hissetmem seni bedel herşeye. yeter ki samimi ol.
ŞP
Ana Diyarında İki Gün
Farklı kişilikler.Farklı ama aşina olunan bir dil.Yıllardır görülmeyen akrabalar..Herkese yabancı gözlerle bakmalar.. Büyüyünce insan galiba vefasız oluyor.Bilmiyorum.farklı duygular birikti bende.Sıcak karşılanmak.aile bağlarının tek taraflı olsa da devam ettiğini gösteriyor! Farklı yöre tatlarını da tadıyorum:Gerçekten farklı.Yerken:geçmiş üzerimden geçiyor,bu tatların önceden alındığı bilgisi ulaşıyor bana.Neyse deyip,dalıyorum yemeye :) Asıl olduğunu sandığımız kişiliğimiz,birden canlanan anılarla yerle bir olabiliyor.Evet kaybolduğunu düşündüğüm hatıralar,kişiliğimin oluşmasında asıl etkiyi yaptığını görmek;bir bakıma mutlu etti beni. Bunları yazarken aklıma gelen bir hususta:soyumun nerelere dayandığı konusu oldu.Kendimi her ne kadar bağımsız ırklardan olduğumu savunsamda,asıl olan:kürt,ermeni ve zazalık(gerçi kürt kolu sayılır bu ama) genlerini taşıdığımdır.Kesinlikle soyumu inkar etmem.Aslında ermenilik soyumu yakın zamana kadar hiç merak etmedim diyebilirim.Son yıllarda bu merak sayesinde ermenilere daha sıcak ve yakın oldum,olmaktayım ve de olacağım.Benliğimi olşturan kürtlük ise;sürekli övündüğüm ve hiçbir ortamda çekinmediğim,utanmadığım kısmım.Zazalık kısmıma gelince;inanın hiçbir fikrim yok!Bayram tatili için yaklaşık 12 yıl sonra ana diyarına ayak bastım ve bu düşünceler oluşmaya başladı bende:ki yazmaya karar verdim zaten.Yılın uygun zamanlarında bu memlekette,bu yabancı kaldığım diyarda;kaybolmaya yüz tutmuş kısmımı aramaya çalışacağım. İnsan,tabiatı gereği anı ve geleceği düşünür.Geçmişi olabildiğince unutmak hatta, hiç hatırlamak istemez.Hele bir de geçmişte başına olumsuz şeyler gelmiş ise hiç ama hiç hatırlamak istemez.Açıkçası bende o insanlardandım.İnsanlardandım diyorum çünkü değişime uğradım.Evet değişim zordur,zor gelir adem evladına.Ağır gelir kaldıramaz.Gerçekten değişmek isteyen insan,tüm zorluklara katlanmaya karar vermelidir! Değişimin ilk ayağı,geçmişle yüzleşmektir kanaatimce.Geçmiş halolunmadan geleceğe entegre edilemez değişim olguları.Çünkü geçmiş,geleceği oluşturan tek önemli faktördür!
yelken
sebep olamaz giden,yalnızlığıma. agus/26 sahipte olamaz bendeki yaşamaya and içilmiş umutlarıma. yazma isteği duyunca kalemim fısıldar kağıda. dükülmeye başlanır yalnızlık ile. kopya yok kırılma yok: birliktelik var kollama var kağıtlarımdaki yalnızlığımda. akıttıkça mürekkep sayfalara kesemez kimse önümü. deştikçe yıpranma katsayısının düşmesi yeniden ilham oluyor. arada parantezler senle dolsa da sona doğru satır aralarında kayboluyor. teklik bize egemen oluveriyor. yazıldıkça sen'ler,tam kıvamını buluyor. çare olunamayan yalnızlık sana galip geliyor. galiba düşünceler şekil bulurken saman kağıdında,sevdalar tarumar oluyor anılarımda. mükemmelli arama çabalarım olsa da tek dost yalnızlık her satırımda.
ŞP
içimdeki kelebeğe
haz/13
yapışmış halde
sen hıçkırıkları boğazıma...
yutkunamamak
daha da zorlaştırıyor.
nefes almak güçleşiyor
giderek.
iyisi mi;
bir bardak
soğuk su içmeli.
'sen'in geçmesi
kuvvetle ihtimal!
ŞP