hermes-0 - zamanın kalbinde
zamanın kalbinde

42 posts

23.BLM

23.BÖLÜM

YIKILAN ŞEHİR

Merlin titreyen bir ışıkla geri döndü henüz tehlike geçmedi buradan bir an önce çıkmalıyız dedi T ye baktı T’nin gücünü geri kazandığını hissetti. Ancak, binadan çıkmadan önce, Merlin onlara bir uyarıda bulundu. “Bu karanlık sokaklar, Ehriman’ın gücünün sadece bir yansıması. Gerçek tehlike henüz sona ermedi. Birlikte olmanız, sizi güçlü kılacak.”

T ve S, binadan çıktıklarında, sokakların sessizliğine büründüğünü fark ettiler. Ancak, bu sessizlik aldatıcıydı. Ehriman’ın gölgeleri her an geri dönebilirdi. T, S’ye dönerek, “Birlikte kalmalıyız. Ayrılırsak, zayıf düşeriz,” dedi.

S, T’nin elini sıkıca tutarak, “Seni asla bırakmayacağım,” dedi. “Birlikte her şeyin üstesinden gelebiliriz.”

İlerledikçe, sokaklar daha da karanlıklaştı. Ancak, T ve S’nin içindeki sevgi ve bağlılık, onlara ışık oldu. Bir süre sonra, eski bir meydanın ortasına geldiler. Meydanın ortasında, büyük bir taş heykel vardı. Heykel, Ehriman’ın gücünü simgeliyordu.

Merlin, heykelin önünde durarak, “Bu heykel, Ehriman’ın gücünün kaynağı. Onu yok etmeliyiz,” dedi. “Ancak, bu kolay olmayacak. Gücünüzü birleştirerek, heykeli yok edebilirsiniz.”

T ve S, heykelin önünde durarak, ellerini birleştirdiler. İçlerindeki sevgi ve bağlılık, bir ışık huzmesi olarak heykelin üzerine yansıdı. Heykel, yavaş yavaş çatlamaya başladı. Ancak, Ehriman’ın gölgeleri, heykeli korumak için ortaya çıktı.

T, S’ye dönerek, “Birlikte güçlü olmalıyız,” dedi. “Gölgeler bizi durduramaz.”

S, T’nin elini daha da sıkıca tutarak, “Seni seviyorum,” dedi. “Birlikte her şeyin üstesinden gelebiliriz.”

Işık huzmesi, heykelin üzerine daha da yoğunlaştı ve heykel tamamen parçalandı. Ehriman’ın gölgeleri, heykelin yok olmasıyla birlikte kayboldu. T ve S, birbirlerine sarılarak, zaferin tadını çıkardılar.

Merlin, gülümseyerek, “Başardınız,” dedi. “Ehriman’ın gücü sona erdi. Artık güvendesiniz.”

T ve S, Merlin’e teşekkür ederek, meydandan ayrıldılar. Artık önlerinde aydınlık bir gelecek vardı. Birlikte, her şeyin üstesinden gelebileceklerini biliyorlardı.

  • yanlizvaroluss
    yanlizvaroluss liked this · 1 year ago
  • dreamsofthenightblog
    dreamsofthenightblog liked this · 1 year ago
  • syonchez
    syonchez liked this · 1 year ago
  • farazaferi
    farazaferi liked this · 1 year ago
  • yildizlaraait
    yildizlaraait liked this · 1 year ago
  • gokyuzunuru
    gokyuzunuru liked this · 1 year ago
  • qumarbaz
    qumarbaz liked this · 1 year ago
  • theedessa
    theedessa liked this · 1 year ago
  • kader55sare
    kader55sare liked this · 1 year ago
  • gokgece
    gokgece liked this · 1 year ago
  • gelmemeye-giden-adam
    gelmemeye-giden-adam liked this · 1 year ago
  • higgssbozonu
    higgssbozonu liked this · 1 year ago
  • baharmisali-blog
    baharmisali-blog liked this · 1 year ago
  • 227604
    227604 liked this · 1 year ago
  • misterio-m
    misterio-m liked this · 1 year ago
  • gozlerindekiay3
    gozlerindekiay3 liked this · 1 year ago
  • fatossh0
    fatossh0 liked this · 1 year ago
  • 34istanbyl
    34istanbyl liked this · 1 year ago
  • cimciimee
    cimciimee liked this · 1 year ago
  • neredesinsen
    neredesinsen liked this · 1 year ago
  • dahaonceburadaydim
    dahaonceburadaydim liked this · 1 year ago
  • 41-cennet-fatma
    41-cennet-fatma liked this · 1 year ago
  • kardelenimbenn
    kardelenimbenn liked this · 1 year ago
  • hermes-0
    hermes-0 liked this · 1 year ago
  • melek-ce-61-trabzon
    melek-ce-61-trabzon liked this · 1 year ago
  • aylema52
    aylema52 liked this · 1 year ago
  • sakingecenfirtina
    sakingecenfirtina liked this · 1 year ago

More Posts from Hermes-0

1 year ago

13. BÖLÜM SOLARİA

ADASININ KADERİ

T ve S, Kral Valerius’un isteğini kabul ettiler, ancak Solaria Adası’nı nasıl koruyacaklarını ve ne yapacaklarını bilmiyorlardı. T, “Solaria Adası’na nasıl gideceğiz?” diye sordu krala. Kral, “Beni takip edin,” dedi ve kulübeden çıkıp ormana yöneldi. S ve T, el ele tutuşarak kralın arkasından yürüdüler.

Ormanın derinliklerine doğru ilerledikçe, ağaçların arasından süzülen ışıklar ve kuşların cıvıltıları eşliğinde yürüdüler. Kral Valerius, ormanın ortasında durdu ve yere doğru eğilerek gizli bir geçidi açtı. Geçit, büyülü bir ışıkla parladı ve üçü de geçitten geçerek Solaria Adası’na geldiler.

Adanın manzarası, birkaç gün önce bildikleri halinden çok farklıydı. Her yer harabe halindeydi; evler yıkılmış, sokaklar boşalmış ve insanlar korku içinde yaşıyordu. S, “Bu kadar değişmiş olamaz,” diye fısıldadı. T ise, “Evet, ama birlikte bunu düzeltebiliriz,” diyerek S’yi cesaretlendirdi.

S ve T, adanın merkezine doğru ilerlediklerinde, halkın umutsuz bakışlarıyla karşılaştılar. Kral Valerius, “Halkım, S ve T geri döndü. Onlara bir şans verin. Birlikte, adayı eski ihtişamına kavuşturabiliriz,” diye seslendi. Halk, başlangıçta tereddüt etti, ancak S ve T’nin kararlılığı ve cesareti onları etkiledi.

T, S’yi elinden tutarak, “Gel, sana bir şey göstereceğim,” dedi. Birlikte adanın en yüksek tepesine doğru yürümeye başladılar. Yol boyunca, eski hatıralar canlandı ve her adımda birbirlerine daha da yaklaştılar. Zirveye tırmandıklarında, adanın muhteşem manzarası karşılarında uzanıyordu.

T, S’ye dönerek, “Burası bizim için her şeyin başladığı yer,” dedi. S, gözlerinde yaşlarla, “Evet, burası bizim evimiz,” diye yanıtladı. O an, birbirlerine doğru eğildiler ve dudakları birleşti. Öpüştükleri anda, etraflarını yeşil ve parlak bir ışık kapladı. Bu ışık, sadece onları değil, tüm adayı aydınlattı.

Bu büyülü an, S ve T’ye geçmişlerini ve muhafızlık görevlerini hatırlattı. Artık ne yapmaları gerektiğini biliyorlardı. Solaria Adası’na ait olduklarını ve adayı korumak için doğduklarını hissettiler. Bu yeni farkındalıkla, adanın geleceği için kararlı ve güçlü bir şekilde harekete geçmeye hazırdılar.

13. BLM SOLARA

Tags :
1 year ago

4.BÖLÜM

GÜNEŞ DOĞARKEN

Sabah güneşinin ilk ışıkları, S’nin gözlerini açtığında T’nin göğsünde huzurla dinleniyordu. Hafif bir esinti, denizin tuzlu kokusunu burnuna getirirken, martıların cıvıltıları ve dalgaların sahile vuruşu adeta bir senfoni oluşturuyordu. Issız bir adadaydılar, sadece ikisi ve doğanın büyüleyici güzellikleri. Bu an, S için bir rüya gibiydi; T’nin yanında, bu huzurlu ortamda, tüm dünyadan uzak.

S, gözlerini açtığında etrafındaki güzellikleri fark etmeye başladı. İlk başta, nerede olduğunu anlamaya çalıştı. Gözlerini kısarak güneşin doğuşunu izledi, denizin maviliğine daldı. T’nin sıcaklığı ve kalp atışları, ona güven veriyordu. Ancak, bir süre sonra, etraflarındaki güzelliklerin farkına varmakla birlikte, bir şeylerin farklı olduğunu hissetti.

T de aynı anda uyanmıştı. Gözlerini açar açmaz, S’nin şaşkın bakışlarıyla karşılaştı. İkisi de bir an duraksadı, birbirlerinin gözlerinde aynı şaşkınlığı gördüler. Etraflarındaki doğanın büyüleyici güzellikleri, onları adeta büyülemişti. Ancak, bu büyüleyici manzara içinde, çıplak olduklarını fark ettiklerinde, şaşkınlıkları daha da arttı.

S, hafifçe gülümseyerek T’ye baktı. T de aynı şekilde karşılık verdi. Bu durum, aralarındaki bağı daha da derinleştirdi. Göz göze geldiler ve gülümseyerek birbirlerine sarıldılar. Bu anın tadını çıkarmak için başka hiçbir şeye ihtiyaçları yoktu. Doğanın kucağında, birbirlerine sarılmış halde, tüm dünyadan uzak, sadece ikisi ve bu büyüleyici an vardı.

S,T’nin elini tuttu ve hafifçe sıktı. “Bu bir rüya mı?” diye sordu, sesi yumuşak ve merak doluydu. S, derin bir nefes aldı ve başını sallayarak, “Bilmiyorum, ama eğer rüyaysa, uyanmak istemiyorum,” dedi. Bu sözler, ikisinin de yüzünde bir gülümseme oluşturdu.

Etraflarındaki doğanın güzellikleri, onları büyülemişti. Palmiye ağaçlarının yaprakları, hafif esintiyle dans ediyordu. Denizin maviliği, ufukta gökyüzüyle birleşiyordu. Bu anın gerçek olup olmadığını sorgulamak, onların bu büyüleyici anın tadını çıkarmalarına engel olamıyordu.

1 year ago

16. BÖLÜM

EHRİMAN ŞEHRİ

Kral Valerius, T’yi yanına çağırdı ve ciddi bir ifadeyle konuşmaya başladı. “T, Ehriman şehri hakkında bilmen gereken çok şey var. Bu şehir, karanlık ve kasvetli bir yer. Yüksek duvarlarla çevrili ve her köşesinde devriye gezen askerler var. Şehrin girişinde, büyük ve ağır demir kapılar bulunuyor. Bu kapılar, sadece düşman komutanının izniyle açılır ve kapanır.”

Valerius, haritayı masanın üzerine serdi ve devam etti. “Şehrin etrafındaki surlar, düşmanların savunma hattını oluşturur. Bu surların üzerinde devasa mancınıklar ve okçular yer alır. Şehrin merkezinde, düşman komutanının karargahı bulunur. Bu yapı, diğer binalardan daha büyük ve daha ihtişamlıdır, ancak aynı zamanda ürkütücü bir görünüme sahiptir.”

Kral, T’nin gözlerinin içine bakarak, “Ehriman’a girmek neredeyse imkansız,” dedi. “Dar ve dolambaçlı sokaklar, her köşede gözetleme kuleleri ve sürekli devriye gezen askerler var. Şehirdeki yaşam, disiplin ve katı kurallarla yönetilir. Halk, sürekli bir korku ve baskı altında yaşar.”

Valerius, derin bir nefes aldı ve ekledi, “Ancak, bu karanlık atmosferin altında, bazı direniş grupları da gizlice faaliyet gösterir ve özgürlük için mücadele eder. Bu gruplarla iletişime geçmek, belki de tek şansımız olabilir. Ama unutma, bu çok tehlikeli bir görev. Her adımını dikkatle atmalısın.”

T, Kral Valerius’un söylediklerini dikkatle dinledi ve başını sallayarak, “Anladım, Majesteleri. S’yi kurtarmak için her şeyi yapacağım,” dedi.

T, kraliyet sarayından çıkarak adanın diğer ucunda kendi inşa ettiği kulübeye gitti. Burada bir süre yalnız kalarak S’yi kurtarmak için bir plan yapmaya çalışıyordu. Tam bu sırada kapı çaldı. “Kim gelmiş olabilir ki?” diye tereddütle kapıyı açtı. Karşısında, adanın uzun zaman önce öldüğünü zannettiği eski büyücüsü Merlin duruyordu.

Merlin, bilge ve güçlü bir büyücüydü. Doğaüstü yetenekleri ve derin bilgisiyle tanınırdı. T, şaşkınlıkla, “Merlin! Sen… sen yaşıyor musun?” diye sordu.

Merlin, gülümseyerek, “Evet, T. Uzun zamandır gölgelerde saklanıyordum. Ama şimdi, S’yi kurtarmak için geri döndüm. Sana yardım edeceğim,” dedi.

16. BLM

Tags :
1 year ago

20.BÖLÜM

AKAN KAN

T ve S, Ehriman’ın karanlık sokaklarında ilerlerken, peşlerindeki gölgelerin daha da yoğunlaştığını fark ettiler. T, S’yi korumak için kollarını etrafına sardı ve birlikte bu karanlıktan çıkmanın bir yolunu aramaya başladılar. Ancak, gölgeler onları sıkıştırmaya devam ediyordu.

Bir süre sonra, T ve S, eski bir binanın önüne geldiler. Binanın kapısı yarı açık ve içeriden hafif bir ışık sızıyordu. T, S’ye dönerek, “Burada bir süre saklanabiliriz,” dedi. S, başını sallayarak onayladı ve birlikte binaya girdiler.

İçeri girdiklerinde, binanın içinin terkedilmiş olduğunu fark ettiler. Tozlu raflar, kırık camlar ve eski mobilyalarla dolu bu yer, bir zamanlar canlı bir mekan olmalıydı. T, S’yi bir sandalyeye oturttu ve etrafı kontrol etmeye başladı. “Burada güvende olacağız,” dedi T, S’ye güven vermeye çalışarak.

Ancak, gölgeler binanın içine de sızmaya başlamıştı. T, S’yi korumak için kollarını daha da sıkı sardı. “Seni buradan çıkaracağım,” dedi T, sesi titrek ama kararlıydı. Ancak, gölgeler onları sıkıştırmaya devam ediyordu ve kaçacak yer kalmamıştı.

T, bir anlık dikkatsizlikle kırık bir cama çarptı ve eli kesildi. Kan damlaları yere düştükçe, gölgeler bu damlalara doğru yaklaşıyordu. T, bir cam parçasını eline aldı ve bileklerini kesmeye başladı. S, onu durdurmaya çalıştı ama T dinlemiyordu. “Çocuğumuz için kaçmalısın,” dedi T, sesi kararlı ve acılıydı.

S, gözyaşları içinde çaresizce kaçarken, T akan kanıyla gölgeleri uzaklaştırmaya çalışıyordu. T, S’nin güvende olduğunu bilmenin huzuruyla gözlerini kapattı.


Tags :
1 year ago

22. BÖLÜM

S VE T

Merlin elinden geleni yaptı ama T’yi bir türlü kurtarmayı başaramadı. Umutsuz bir şekilde S’ye bakarak, “Üzgünüm, gitmeliyiz,” dedi. S, “Hayır, T kurtulacak,” dedi ve gitmeyi kabul etmedi. “Sen git, ben T’nin yanında kalacağım,” dedi. Merlin, “Büyünün etkisi geçiyor,” diyerek bir anda kayboldu. T ve S baş başa kalmıştı. “Lütfen uyan T, çok korkuyorum,” diyerek ağlamaya başladı. S, T’nin yanına uzandı ve ona sarılarak uykuya daldı.

Düşle gerçek arasında bir yerdeydiler. T ayağa kalktı ve S’ye sarıldı; yaraları yoktu. S, T’ye sarıldı, korkuları geçmişti. T, S’yi öptü. S kendini T’nin kollarına bıraktı, dudakları T’nin dudaklarında, okşayışlarını hissediyordu. Bedeni titriyordu. S, T’nin boynuna sarılıp gözlerine baktı, heyecanlıydı. Tutkuyla öptü. T’nin her dokunuşuyla kendinden geçiyordu. S ve T, birbirlerinin teninde kaybolmuşlardı. Nefes kesen öpüşleriyle birden sıçrayarak uyandı S. Gözlerini açtığında, T’nin gözlerine bakıyordu.

“Gerçekten iyileştin mi? İyi misin?” diye sordu heyecanla. T gülümseyerek, “Ben şarabı senin dudaklarından içtim. O günden sonra geçmedi sarhoşluğum. Ben senin teninle zehirlendim. Bir daha ne istediğimi bilemedim. Öyle bir güldün ki yolumu kaybettim. Bir daha kendime gelemedim,” dedi.

22. BLM

Tags :